Okulda çocuk istismarı, birkaç farkı alt başlığı içeren geniş bir konudur. Okulda çocuk istismarını ele alırken öncelikle bakmamız gereken bu istismarı ihmal ile birlikte ele alıp almamamız gerektiğidir. İkinci önemli nokta ise istismarın türüdür. Okulun rehberlik merkezi biriminin istismarın, duygusal, fiziksel ya da cinsel yönüne göre olayı farklı şekillerde ele alması gerekebilir. Diğer bir önemli nokta iste istismarcı ile mağdur arasındaki ilişkinin türüdür. Okulda istismar riskleri iki öğrenci arasında olabileceği gibi, öğretmen-öğrenci ya da veli-öğrenci ilişkisi içinde de görülebilmektedir.
Çocuk Hakları
Okulda çocuk istismarının önlenebilmesi için öncelikli olarak çocuk haklarının doğru bir şekilde bilinmesi gerekmektedir. Çocuk hakları sözleşmesi 27 Ocak 1995 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yasa niteliğine kavuşmuştur. Anayasamızda yer alan Çocuk Hakları Sözleşmesine göre 0-18 yaş arasındaki her çocuk birey olarak kabul edilir. Çocukların birey olarak kabul ederek onların Yaşama, Korunma, Gelişim, Katılım haklarına sahip olduklarını kabul etmiş oluruz. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 1. Maddesi 0-18 yaş arasındaki her birey çocuktur ilkesini tanımlar iken, sözleşmenin 2. Maddesi çocuklara karşı her tür ayrımcılığı yasaklar. Bu ayrımcılıklar; ırk, cins, dil, din, inanç, siyasi görüş, renk, engellilik, ulusal etnik, sosyal köken, doğuş, başka düşünceler ve diğer statülerdir. Çocuk Hakları Sözleşmesinde yer alan bir diğer önemli madde ile çocuğa katılım ve görüşünün alınması hakkı verilmiştir. 15 ve üstü yaşlardaki çocukların görüşü alınırken, daha küçük çocuklar için ise çocukların uzman yada yasal temsilcilerine başvurmak gerekmektedir. Sözleşmenin 13. Maddesi ise çocuğa düşüncelerini özgürce açıklama hakkı verilmiştir. Bu haklar çocuğun ülke sınırlarına bağlı olunmaksızın; yazılı, sözlü, basılı, sanatsal, beden dilini kullanarak, çocuğun seçeceği başka yollarla, düşüncelerinin aktarılması veya elde edilmesini isteyebilir. Devlet çocuğun kendi düşüncelerini özgürce ifade etme hakkını gerçekleştirmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu haklar sağlanırken başkasının hakkını ihlal etmemesi anayasal güvenceye alınmıştır. Sözleşmenin 14. Maddesi çocuğa vicdan ve inanç hürriyeti verir. Sözleşmenin 16. Maddesi ise çocuğun özel yaşamının korunmasını ve bu korumayı devletin sağlamasını güvence altına alır. Bu maddeye göre çocuğun; özel yaşantısına, aile, konut ve iletişim haklarına keyfi ya da haksız olarak sınırlandırılma getirilemez. Sözleşmenin 18. Maddesi anne ve babanın çocuğun yetiştirilmesinde birlikte sorumluluk taşıdığını kabul eder. Bu sorumlulukta çocuğun öncelikli yararının esas alınması ilkesi korunur. Sözleşmenin çocuk istismarı konusu ile en ilgili maddesi, Madde 19’dur. Bu maddenin içeriği çocukların kötü muamele, ihmal ve istismardan korunması ilkesini kapsamaktadır. Bu madde çocuğun ana-babasının ya da onlardan yalnızca birinin, yasal vasi ya da vasilerinin ya da bakımını üstlenen herhangi bir kişinin yanında iken bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suiistimale, ihmal ya da ihmalkar muameleye, ırza geçme dâhil her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunmasını içerir. Bu korunmanın sağlanması için yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri alır. Burada belirtilmiş olan kötü muamelelerin önlenmesi, belirlenmesi, bildirilmesi, yetkili makama havale edilmesi, soruşturulması, tedavisi ve gerekli takdirde adli işlerin başlamasını içeren usulleri barındırmaktadır.
Çocuk İstismarı ve İhmali
Çocuk istismarı ve ihmali birbirine yakın konular olsa da kapsamları açısından farklıdır. Çocuk ihmali, çocuğa bakım veren kişinin, onun bedensel, duyusal, zihinsel gelişimi için gerekli olan gereksinimleri yeteri kadar sağlayamaması sonucu çocuğun gelişiminin olumsuz yönde etkilenmesidir. Çocuk istismarı ise çocuğun bedensel, duyusal, zihinsel ve psikolojik gelişimini etkileyecek çocuğa yapılmaması gereken kötü davranışların yapılmasıdır. Kısacası, ihmal çocuğa gereksinimini vermemek, istismar ise çocuğa yapılmaması gereken davranışı gerçekleştirmektir.
Çocuk istismarı konusunda çalışırken projelerimizi koruyucu, önleyici ve tedavi edici niteliklerde oluşturabiliriz. Çocuk sağlığını korumak için önemli olan istismar ya da ihmal gerçekleşmeden önce riskli faktörleri ortadan kaldırıcı ya da ıslah edici çalışmalar yapmaktır. İstismarı önleyici tedbirler almak maddi ve manevi olarak daha kolaydır. Çünkü istismarın gerçekleşmesi toplumda geri dönülmez yaralar açabilmektedir. Hali hazırda süre gelen ya da yaşanmış fakat etkisi devam eden istismarlar için de tedavi edici yöntemler geliştirilmelidir. Bu konuda yapılması gereken resmi işlemlerin ve bunların önem sırasını bilmek okul personeli için çok önemlidir. Okulun rehberlik merkezi kendi yetkilerini aşan durumlarda mutlaka daha üst bir otoriteden destek talep etmelidir. Bu duruma adli takip süreci gerektiren vakalar örnek gösterilebilinir.
Duygusal İstismar
İstismar üç kategoride incelenir, bunların ilki duygusal istismardır. Duygusal istismar çocuğun duyusal ve ruhsal işlevlerine zarar veren her türlü davranış ve etkileşim örüntüsü olarak tanımlanabilir. Duygusal istismar tek başına görülebilir fakat diğer istismar türleri de her zaman içinde duygusal istismarı barındırır. Aşağılama, korkutma, sömürme, yozlaştırma, duygusal yoksunluk oluşturma, reddetme, yalıtma, güvenilmez ve tutarsız davranışlar, şiddete tanıklık etme, ruhsal, tıbbi ve eğitsel gereksinimlerini göz ardı etme belli başlı duygusal istismar örnekleridir.
Duygusal istismar en çok görülen istismar çeşididir. Çocuklar gelişiminin en başından itibaren çevreden etkilenerek ruhsal ve duygusal olarak gelişirler. Erken dönemde başlayan duygusal istismar ve ihmal çocukta kalıcı bedensel, zihinsel, sosyal ve duygusal hasarlara sebep olabilmektedir. Çocuğun vaktinin önemli bir bölümünü geçirdiği okul kurumunun duygusal istismar ve ihmale sebep olacak riskli etmenlerden korunmuş olması gerekmektedir.
Okulda duygusal istismarı önleme çalışması olarak öğrencilere sağlıklı ve doğru iletişim yöntemleri öğretilebilir. Kendini doğru ifade edebilen çocuklar aşağılama, korkutma, görmezden gelme gibi davranışlar sergilemek yerine akranları ya da kendilerinden küçük ya da büyük öğrenciler ile daha olumlu ilişkiler kurabileceklerdir. Bu aşamada en önemli nokta belki de öğretmenlerin öğrencilerine örnek teşkil edeci şekilde davranarak etkili bir eğitim sağlamalarıdır. Okul personelinin kendi arasında ya da öğrencilere karşı sergilediği yanlış davranışlar çocukta olumsuz hasar bırakabilmektedir. Bu amaçla rehberlik servisinin bilinçlendirmek ve farkındalık kazandırmak açısından öğretmenlere yönelikte çalışma yapması fayda sağlayacaktır. Bu şekilde okulda yaşanabilecek aşağılama, korkutma, dışlama, reddetme ya da yalıtma gibi davranışların önüne geçilebilinir.
Fiziksel İstismar
Fiziksel istismar ise fiziksel güç kullanılarak çocuğun sağlığını, gelişimini ya da onurunu zedelemek olarak tanımlanır. Fiziksel istismar olarak en çok karşımıza çıkan vakalar, vurma, tekmeleme, yakma, ısırma, sarsma, kaynar su ile haşlama zehirleme, boğma gibi eylemlerdir. Fiziksel istismar tokat, ısırma, çimdikleme gibi aletsiz davranışlar ile olabildiği gibi; kemer, ütü tava, sıcak su gibi aletler ile de gerçekleşmektedir. Çocuk vakalarda fiziksel istismar “çocuğun kaza dışı nedenler ile yaralanması” olarak da tanımlanır. Çocuklar gelişim dönemlerinde tek başlarına ya da grup içerisinde oyun oynarken çeşitli kazalar geçirebilmektedir. Bu tip kazaları istismardan ayırmak için bilinçlendirme çalışmaları yapmak gerekmektedir. Örneğin çocuğun dizlerinin ön kısmında meydana gelen yaralanmalar kaza sebebi ile olabilirken çocuğun kaza ile bacağının arka kısmını yaralaması daha az mümkündür. Ya da tek bir renk morluklar ev kazası olabileceğini işaret ederken, farklı renklerde bir çok morluk olması yetkililerde çocuğun sık bir şekilde darbe aldığını bu nedenle ihmal yada istismardan şüphelenmemiz gerektiğini söylemektedir. Eğitim kurumlarında öğretmen ya da psikolojik danışman tarafından fark edilen fiziksel istismar bulguları değerlendirilerek gerekli işlemler çocuğun özlük haklarını koruyarak yapılır.
Okul ortamında öğrenciler arası fiziksel istismar görülebilmektedir. Bu tür davranışları önlemek ailesi tarafından ya da okul dışındaki birinden fiziksel istismar gören birini önlemekten daha kolay olabilir. Okulda ortaya çıkan şiddet içerikli davranışlar, öğretmenlerin ve rehberlik merkezinin her çocuğun yaşına ve gelişim özelliklerine uygun olarak gösterecekleri olumlu yönde pekiştirici davranışlarla iyi hale getirilebilinir. Buna ek olarak okulda sürekli akranlarına ya da kendinden küçük çocuklara şiddet uygulayan bir çocuğun etrafında şiddet olduğundan kuşku duyulmalıdır. Bu durumda başkalarına şiddet davranışında bulunan çocuk ya kendisi istismara uğruyor ya da bir istismara tanıklık ediyor olabilir. İstismara tanıklık etmek özellikle de bu yakın çevresi içerisinde gerçekleşiyor ise çocukta fizyolojik ve psikolojik sorunlara sebep olabilmektedir. Bu konuda okul personeline düşen en önemli görev fiziksel istismar ve ihmalin belirtileri ve bulgularını tanıyabilmesi, yasal bildirimin zorunlu olduğunu ve gerektiği durumlarda nereye ve nasıl müracaat edeceğini bilmesi ve en önemlisi çocuğun daha fazla hasar görmemesi için acil önlemler alması gerektiğinin farkında olmasıdır.
Cinsel İstismar
Diğer bir istismar türü olan cinsel istismar çocuğa davranılan kötü muamele kapsamında yer alır. Çocuğun cinsel istismarı, psiko-sosyal gelişimini tamamlamamış bir çocuğun bir yetişkin tarafından cinsel uyarı için kullanılması olarak tanımlanır. Çocuk cinsel istismarı, çocuğa yönelik, gelişimsel olarak hazır olmadığı, çocuğun tam olarak anlayamadığı, bilerek onaylamadığı, toplumun yasalarına ve sosyal normlarına aykırı olacak şekilde cinsel etkinliğe dâhil edilmesi çocuk istismarı olarak değerlendirirdir. İki tip cinsel istismar vardır; bunlar dokunma içermeksizin yapılan cinsel istismar ve dokunmanın yer aldığı cinsel istismardır. Dokunma olmaksızın yapılan cinsel istismara örnek olarak verilebilecek davranışlar; sözel olarak çocuğa cinsel içerikli şeyler söylemek, çocukla cinsel içerikli konuşmalar yapmak, çocuğa cinsel organını göstermek, çocuktan cinsel organını göstermesini istemek, banyo ve tuvaletlerde iken çocuğu gizli ya da açık olarak seyretmek, çocuğun cinsel ilişki sahnesine doğrudan şahit olması ya da çocuğa cinsel aktivite sahnesini seyrettirmek, çocuğa cinsel içerikli materyaller göstermek, çocuğun pornografik malzemeler için kullanılmasıdır.
Çocuklarda cinsel istismar kolayca fark edilebilinecek ve tanısı konulabilinecek bir sorun değildir. Çocuklar başlarına geleni kolayca ifade edemezler. Çocuk cinsel istismarı çocuk hangi yaşta olursa olsun ciddi sağlık sorunlarına neden olur. Çocuk çok küçük olduğu için yapılanı anlamaması ve bundan dolayı daha az etkileneceği gibi bir algı çok hatalıdır. Çocuk ne kadar küçük olursa olsun kendisine istenmediği bir şekilde dokunan kişiyi fark eder. Ayrıca çocuklar adlandıramasalar bile kendisine cinsel obje gibi davrananları fark edebilirler. Cinsel istismar zorlama şeklinde olursa fiziksel yaralanmalara neden olur. Cinsel istismarın sonunda fiziksel yaralanmalar olmasa bile psikolojik problemler görülür. Çocukta korku, anksiyete, depresyon, öz güven eksikliği gibi sorunlar görülür. Cinsel istismara uğrayan çocuk sıklıkla yaşadıklarının kendi suçu ve hatası olduğunu düşünür. Çocuklar yapılanların yanlış olduğunu fark etseler bile yardım istemesi gerektiğini bilmeyebilirler.
Okulda cinsel istismarı önlemek için bazı önlemler alınabilir. Bunlar çocuklara kendi vücutları ve özel bölgeleri hakkında farkındalık kazandırma faaliyetleri olabilir. Farklı gelişim dönemindeki çocuklara uygun koşullar sağlanarak ve onların psikolojisi dikkate alınarak farkındalık kazandırmak önemlidir. Çocuklar ilk olarak özel bölgelerini tanımalı ve istemediği durumlarda hayır demesini öğrenmesi gerekmektedir. Kendisini rahatsız eden he türlü talep ve davranış karşısında annesinden ya da öğretmeninden yardım isteyebileceği bilinci kazandırılmalıdır. Bu gibi durumlarda ortamdan uzaklaşması, bağırması ve yardım çağırması öğretilebilinir.
Farkındalık, Önleme ve Koruma
Çocuk istismarının varlığından şüphe etmemizi söyleyen bazı ipuçları vardır. Bular; uyku bozukluğu, yeme bozuklukları, aşırı talepkarlık, karşı gelme, dürtüsellik, saldırganlık, içe dönüklük, ketlenme, aşırı uyumlu olma, söz dinleme, anne babaya aşırı yapışma ya da tersine onlardan kaçınma, ayrılığa aldırmama, akran problemler, okul başarısızlığı, çökkünlük, düşük benlik değeri, korku duyma, öfke patlamaları, madde kullanımı, intihar düşünceleri yada girişimleridir.
Okul ortamında ve hayatın tüm ünitelerinde çocuğu istismardan korumak için çocuğun gelişim dönemlerini bu dönemlerin özelliklerini bilmek gerekir. Bu bilgiler çocuğun ihtiyaçlarını bilmek adına önemlidir. Çocuk ile sağlıklı iletişim kurmak bir diğer önemli noktadır. Çocuk ile iletişim kurmak çocuğun gelişim aşamasına göre farklılaşabilmektedir. Kullanılan kelimeler, örneklerin seçimi, cümlenin basit ve karmaşıklığı iletişimde önemlidir.
Okulda uyguladığımız tüm önleyici ve koruyucu tedbirlere rağmen karşılaştığımız istismar vakalarında öncelikli olarak yapmamız gereken çocuğu en kısa sürede istismarcıdan uzaklaştırmak olmalıdır. Sonrasında ise vakit kaybetmeden yardım istemeli ve bildirimde bulunmamız gerekmektedir.