Ssuskunluk Sarmalı, Elisbeth Noelle – Neumann tarafından ortaya atılan heyecan verici bir kuram. Heyecan verici çünkü sosyal bilimlerin tüm diğer kuramları gibi anlamaya başladıkça dünyanızı daha farklı görmeye başlıyorsunuz. O zaman biraz kuramdan bahsedelim ve büyülü değişim başlasın.
Suskunluk Sarmalını daha iyi anlamak adına bilmemiz gereken önemli noktalar var. Kuramın kurucusu, Elisabeth Noell – Neuman, 1916 Berlin doğumlu bir siyaset bilimci. Kuramın oluşumunda Almanya’daki 1965 seçimlerinin ve 70’lerdeki öğrenci olaylarının etkisi büyük. Neumann, 1965 seçimleri döneminde yaptığı çalışmalarda, seçmenlerin, tahmini oy oranları birbirine yakın olmasına rağmen son anda oylarını kazanacaklarını düşündükleri partiye kaydırdıklarını fark ediyor. Bu ise iki anlama gelmekte. Birincisi insanlar partilerin az ya da çok ilgi gördüğüne dair doğru veya yanlış bir fikre sahip. Konu hakkında gerçekleştirdiği bir dizi anket sonrasında da Neuman toplumun, kendi içindeki çoğunluk ve azınlık kanaatlerine dair bir şeyler algıladığını, çoğunluğun herhangi bir konuda taraf mı yoksa karşıt mı olduğu hakkında fikir yürütebildiğini ortaya koyuyor. İkinci önemli nokta ise insanların oylarını kazanacaklarını düşündüğü partiye kaydırması. Bu son anda gerçekleştirilen tutum değişikliğinin sebebi ise dışlanma korkusu. İnsanlar, başkalarının kendilerini dışladıklarını ve bu konudaki duyarlılıklarının aleyhlerinde kullanılabileceğini düşündüklerinde acı çekerler. Bu sebeple dışlanma korkusu, suskunluk sarmalı sürecini harekete geçiren temel güç olarak karşımıza çıkıyor. Peki nedir Suskunluk Sarmalı…
Suskunluk Sarmalı hipotezi, insanların çevrelerini dikkatle gözlemlediklerini, diğer insanların ne düşündüğünü, eğilimlerinin ne olduğunu, hangi görüşlerin yaygınlaşıp hangilerinin kabul gördüğünü algıladıklarını iddia etmektedir. Çevreden edinilen bu gözlemler, kimilerinin fikirlerini yüksek sesle açıklamasına, kimilerinin de görüşlerini yutmasına neden olmaktadır; bu durum tıpkı bir sarmal sürecindeki gibi, bazıları toplumda bütünüyle baskın çıkana, bazıları da kamu sahnesinden tamamen silinip “dilsiz” kalana dek sürer. Bu süreç ise Suskunluk Sarmalı olarak adlandırılır.
Elisabeth Noell – Neuman, Suskunluk Sarmalı kuramında kitle iletişim araçlarının rolüne de dikkat çeker. Ona göre insanların hakim olan görüşün ne olduğunu ön görmelerinde en büyük rol medyaya aittir. Medya belli bir görüşü sürekli dile getirerek o görüşün toplumda baskın hale gelmesini ve diğer görüşlerin sahneden silinmesini sağlar. Kişiler veya gruplar kendi fikirleri başlangıçta çoğunlukta bile olsa, medyanın dillendirdiği görüşü baskın zannederek susmaya başlar ve sarmal medyanın sesi tek ses olana ve alternatif seslerde yok olana kadar devam eder.
Kaynak: Noelle-Neumann, E. (1998). Kamuoyu Suskunluk Sarmalının Keşfi. Ankara: Dost.